11 Aralık 2010 Cumartesi

14. SAYI ÇIKIYOR...

Günlük hayatımızda bir çok şeyin gecikmiş telâşını yaşarız hani... Bu sayımızda bunu fazlasıyla hissettim. Özel ve genel mâzeretlerden dolayı epey geciktik. Bununla birlikte "çıksın da nasıl çıkarsa çıksın" demedik elbette. İlimizden ve il dışından sanatçıların katkılarıyla zengin içerikli bir dergi hazırladık.

Bu sırada, kentimizde sanat etkinliklerinin ne kadar da azaldığı, izleyicisinin daha da düştüğü dolaşıyordu kafamızda. Öyle bir dönem yaşıyoruz ki oysa; sanki sanata daha çok iş düşmeli. Egemenlerin hak gaspları, alaycı hitapları, yasaları o kadar yüzsüzleşti ki; günaşırı protesto gösterisi, kınama açıklaması yapsak bitmez! 
***
Çocukken derslerimize yardımcı ebeveynimiz, ağbi-ablalarımız vardı. Artık profesyonel grafik-tasarımcılar onların yerini almış. Dergimizin mizampajı sırasında, dolaylı olarak bildiğimiz şeyi canlı izledim.  Kes-yapıştır tarzı ödevi olan çocuğun babası tâlimâtı alıp, parayı cebine koyup düşermiş yola. Tasarımcıya dermiş ki; "aman şöyle biraz çocukça olsun ki öğretmen anlamasın." Edebi derslerde de romanların özetinden, cevabı "bence..." diye başlayan 'çıkardığımız ders'e  kadar her şeyi hazır bulan öğrencilere, babaları özenir olmuş: "Bizim zamanımızda da olsaydı ya şu internet".

İnternet çıktı mertlik bozuldu deyip sıyrılabilir miyiz bu işten? Küçük yaşta 'adam kandırma'ya alışan çocuktan ilerde ne bekleyebilirsiniz ki! "Bu işler hep böyle oluyor. Biz ne yapalım ki!" diyen baba gibi düşünmemekle başlayabiliriz işe mesela. Ya da "Büyük balık küçük balığı yutar" sözünü vecizeler(!) arşivine kaldırarak...

Ve  hiç olmazsa biraz mürekkep yalamış bireylerin farkı olmalı  değil mi? Savunduğumuz değerleri hayatımıza daha çok yansıtmakla, maddi-mânevi beklenti, isim yapma olasılığı gibi bilinçaltımızda kaynaşan şu şeyleri süpürmekle,  toplumsal değerlerimizi somut-anlaşılır olarak sokaktaki insana, komşumuza- gazete aldığımız bakkala- bindiğimiz otobüsün şoförüne...vs. yansıtmakla çok şey kazanabiliriz?

 ***

Zonguldak Kültür Eğitim Vakfı (ZOKEV), Edebiyat Bienâli düzenliyor. Zonguldak Edebiyatı ağırlıklı, 3 gün sürecek Bienâl'de, ZON KİŞOT adına sunum yapacak olan yazarımız Kadir Tuncer dergimizden ve kültürel yaşamdan örnekler sunacak. Matbaa ustamızın çabasıyla 14. sayımız bienâle yetişecek. 15. ve ileri sayılarımız için her zaman ürün gönderebilirsiniz.

                  ozlemyucesan@gmail.com
                     ozlem-yucesan@hotmail.com  
                              ozlemyucesan@yahoo.com

5 Eylül 2010 Pazar

ZONKİŞOT 13. ADIMINI ATIYOR...

Son zamanlarda siyasi çalkalanmalar arttı. Bir halk oylaması sürecindeyiz ve yazık ki, kafa karışıklığından sıyrılıp, elmayla armudu ayıramaz hale geldik. Bu çalkalanma, elbette, sanata-kültüre tam cepheden etki ediyor ve halkı, egemenlerin kültürsüzlüğüne biat ettiriyor. 12 Eylül'ün kötürümleştirdiği bir toplum olsak da, elbette ortalama zekaya sahip insan generallerin anayasasını içine sindiremez ve sindirmemeli de. Ancak Anayasa değişikliğini hazırlayan, müftülerin AKePe'si ise vay halimize. Muzaffer İzgü'nün "Anayasa Tangır-Tungur" öyküsü ne güzel anlatır kelepir anayasacıları. Sanatın her dem güncelliği karşısında siyasi yozluk nasıl da sırıtıyor.

Logomuzda gördüğünüz üzere, yel değirmenlerine değil, "yoz kültüre karşı" savaşıyoruz. Eğitimci bir okurumuz; "Zonguldak o kadar ZonKişot mu?" demişti. Evet Zonguldak elbette ZonKişot değil. ZonKişot'u bir imge olarak düşünüyorum. Bir kaç sayı önce, "Sanat ürünü için sadece imgeler yetiyor mu" demiştim hani? ZonKişot olmak yetmiyor illa ki... Bunun için dergimizin içeriği dolu-dolu. Gerçek hikayelerle sanatçılarımızın düş gücü, yaratıcılığı birleşiyor. Görsel imgelerin içselleştirdiği zengin konu anlatımıyla, yozlaştırılan kültüre karşı yeni tohumları yeşertiyorlar.

Elbette düşlerimizden vazgeçmiyoruz. Evrensel insan sevgisi varken, sınırlı bir Zonguldak sevdasına takılıp kalmak çok da gerçekçi gelmiyor.

Gündemimizde Karaelmas Festivali var. Değerlendirmeleri okurken, kişisel değerlendirmenizi de yapacağınızı umuyor, düzeyli-zengin-içerikli-yerel-kültür-sanat günleri isteğinizi dillendirmenizi bekliyoruz.
Bu sayımıza Hikmet Kurter öyküsüyle, Seher Başoğul fotoğraflarıyla, Hikmet Kuşhan sıcacık anlatısıyla hoşgeldiler.

Şiirleriyle tanıdığımız Mevlüt Kırnapçı'dan keyifli bir öykü okuyacağız. Kürşat Coşgun'un deseniyle... Kaya Taşçakmak anı-öykülere devam ediyor. "Neşter" adlı öyküyü Ayhan Kiraz desenledi. Barış Ağca, Burak Özen ve Ömer Aydın'ın fotoğrafları ilginizi çekecek. Ayhan Kiraz ve Nuray Çiftçi dergimizi çizgi-öyküsüz bırakmıyor. Bir de karikatür Hasan Seçkin'den.

Kadir Tuncer, Mükellefiyet'in her çeşitini gören Zonguldak'ta, bu kez de "Spor Mükellefiyeti"ni yatırdı masaya.

Barış Çoban'ın kitap değerlendirmesi, Müslüm Kabadayı'nın "Şam-Beyrut Gezisi" izlenimleri, Aziz Kemal Hızıroğlu'nun "Toplumcu Gerçekçilik ve Sanat Üzerine" bilgilendirici yazısıyla, dergimiz daha zengin ve bellek açıcı... Zonguldak dışından katkı veren bu yazarlara, yine Nuray Çiftçi'ye ve edebiyat sunumunu paylaşan Mustafa Köz'e teşekkürü borç biliriz.

Okurlardan şiirlerin olduğu bu sayıda, genç yetenek Akif Ulutaş'tan kısa öykü var. Etkinlik haberlerini yorum ve değerlendirmeleriyle bulacaksınız.

O da bir ZonKişot'tu aslında; Ruşen Yaraş. Düzenle ve onun ürettiği yoz değerlerle savaştı yaşamı boyunca. Zonguldak seni unutmayacak Komünist Ruşen. Anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. Ve bir başka savaşçı Yılmaz Güney. Tam bir düşbaz gerçekliğiyle yazdığı şiiriyle anıyoruz onu. Kürşat Coşgun'un deseniyle.

Dileğimiz her dem aynı... Düşlemeye, sorgulamaya, yargılamaya... devam edin. Zira cehaletten, yoz kültürden... başka kaybedecek bir şeyimiz yok.

Yeniden Merhaba...



 

17 Haziran 2010 Perşembe

            SANATÇI VE OKURLARIMIZDAN ÖZÜR DİLİYORUZ...

Yaşadıkça öğreniyor, öğrendikçe düşünüyor, düşününce doğru bulduklarımızı uygulamaya çalışıyoruz.

12. sayıyı da geride bıraktık. Nitelikten ödün vermeden okur kazanmaya çalışıyoruz. Tam bir paradoks... Niteliğe önem verirsin okur uzaklaşır. Okura önem verirsin nitelik uzaklaşır...vesaire...

Dergimizin ilk sayılarında "yolumuz uzun" demiştim. Bu yolda  bazı tecrübeleri de ne yazık ki; hatalarımızdan ediniyoruz. "Ne hatası?" derseniz; 10. sayıda,  Ankara'dan  çizen Mehmet Baltaoğlu'nun desenine uysun diye Ertan Taşdelen'in şiirini daralttık. Haliyle, dizeler kırılarak düz yazı gibi alt-alta düştü. Taşdelen mütevazı davranınca biz de durumu olağan bulduk. Biçimi bozulsa da; bizim için şiir şiirdi. Nerden bilirdik?

Sadece Ertan Taşdelen mi? Kurbanımız şiir ve şairlerden, şiirini dergimizde ilk yayınladığımız Mevlüt Kırnapçı ve dergimizin içeriğine büyük katkısı olan Aziz Kemal Hızıroğlu idi. Sayfa boyutlarını eğip-bükerken, onların da yayımladığımız şiirlerinde kırılmalar meydana geldi. Ama onlar durumu suskunlukla karşılamadı. Kulağımız birazcık büküldü. Meğer şair dayağına ihtiyacımız vardı.

Yine Burak Özen'in fotoğrafıyla birlikte yayınladığımız şiiri için Kaya Taşçakmak'ın adını sayfaya koymadık.  Sitemi şöyle oldu: "Fotoğraf sahibinin adı sayfada var ama benim yok. Şiirimi fotoğrafa süs olarak mı kullandınız yoksa?" 

Şimdi "cahiliz" desek, "bu dergiyi siz mi çıkarıyorsunuz?" diyeceksiniz. "Cahil değiliz" desek yalan olacak. Sonuç olarak amaçla aracı karıştırdık. 

Sevgili Aziz Kemal Hızıroğlu ve Mevlüt Kırnapçı'ya eleştiri ve yol göstericilikleri için içten teşekkürlerimizi sunuyor, kırdığımız dostlardan tekrar-tekrar özür diliyoruz.

13. sayıda Aziz Kemal Hızıroğlu, Mevlüt Kırnapçı, Ertan Taşdelen; ayrıca Metin Altıok ve Kemal Özer'in şiirlerini tekrar ve kendi biçimleriyle yayımlayacağımızı belirtiyor, her tür eleştiriyi her zaman bekliyoruz.

Tecrübelerinizi bizimle paylaşmanız dileğiyle...Eylül'de görüşmek üzere...

5 Haziran 2010 Cumartesi


ZONKİŞOT'UN 12. ADIMI...
Dergimiz ilk adımını attığında Uğraş Dergisi'nin ardılı gördüğümüzü söylemiştik ZonKişot için.

12 sayı yayınlanan Uğraş Dergisi ve onun babası şair Mehmet Yılmaz Karaibrahimoğlu unutulmaz isim olmuşlardır kentimizde. Uğraş vererek-gönül koyarak yapılan işlere, izleyici kabul ettiğimiz halkımız elbette hakkını verir; kent tarihi, yeri geldiğinde, onu gündemine alır, eleştirir, değerlendirir, olumlu-olumsuz hesap sorar. Sanat-sanatçı, elbette böyle ilerler, bellekler tazelenir...

Ankara'dan eğitimci-yazar Müslüm Kabadayı, yerel sanat ve tarihin harmanlandığı dergimizi önemsiyor ve önemli katkılar sunuyor. Şair ve yazarları incelediği sunumlarıyla tanıdığımız Kabadayı, bu sayıda Mehmet Yılmaz'ı gündeme koymamızı sağlayan değerlendirmesini sundu. "Madeni İçinden Harlayan şair" başlıklı eleştiri yazısını ilgiyle okuyacaksınız.


   İki yeni isim var bu sayıda. Bolu'da başladığı fotoğraf çalışmalarına kentimizde devam eden Ömer Aydın ve kentimiz şairi Mevlüt Kırnapçı'nın ürünlerini izleyeceğiz.


Usta karikatürist Ayhan Kiraz kendi üslubunca geliştirdiği çizgi-öykülerine devam ediyor. Grafik sanatı konuşturan Kiraz'ın çizimlerinin ayrıntılarında dolaşacağız. 




 


Sivas'ı unutturmuyoruz. Onlar'ın eserleri her zaman toplumcu sanat yolunda önümüzü  aydınlatacak. Arka kapağımız onların anısına...Karikatür sanatçısı Kürşat Coşgun'un çizimiyle...


 

27 Mayıs 2010 Perşembe

12. SAYIYLA MERHABA...

      Daha geçen sayıda "Acıya Karşı Sanat" başlığıyla grizuyu anmışken; bu kez 17 Mayıs'ta aynı acıyı yaşadık. Kâr ve rantın peşi sıra gelen umursamazlık ve "Ölümün Ağzı"ndaki ananın "içine tükürürüm" dediği "kader"... Ve başsağlığı dilekleriyle, bir sonraki kazaya kadar kapatılan konu!...

25 Nisan'da kentimize konuşmacı olarak gelen gazeteci-yazar Banu Avar, Mustafa Kemal'in "kömür ülkeyi ihya edecek servettir" sözünün üstünde durmuş, bize de "ülkeyi değil de egemenleri ihya edegelmiş" dedirtmişti. Ve bir kaç kızın okuyup adam olmasıyla eğitim işini(!) çözdüklerini sananlara; Kalkınma Ajansı'nın, Kent Konseyleri'nin, Kolejlerin, CIA'in verdiği eğitimi(!) anlatmıştı. Bu eğitimle gerizekâlılaşan ve düşünemez hale gelenleri...

Peki, bu ortamda nasıl sanat yapılır? Tam da bu ortamda üretir sanatçı elbette. Sanatçı tam da şimdi ulaşmalıdır herkese.

Mehmet Yılmaz Karaibrahimoğlu kapağımızda bu sayı. Kentimizde birçok konuda ilk adımı atan sanat emekçisi, Uğraş Dergisi'nin babası şairimizi, Ankara'dan eğitimci-yazar Müslüm Kabadayı değerlendirdi.

2 Temmuz'u unutturmuyoruz. Kemal Özer'in onlara adadığı şiirle birlikte, yitirdiğimiz isimlerin hiç yitmeyecek şiir ve karikatürleriyle, Sivas'ta ateşe düşenleri anıyoruz.

Zonguldak da Taksim'e çıktı! 1 Mayıs görüntülerimiz oradan. Ankara'dan Özgür Tiyatro Genel Sanat Yönetmeni Özgür Başkaya'nın; "Yaşadığımız kenti çoğaltmamız lazım. Başka şehirlere gidenleri eleştiriyorum" şeklindeki düşüncesini paylaşıyoruz.

12. sayımızda Zonguldaklı ressam Ayla Çetinkaya'yla yaptığımız söyleşiyi bulacaksınız.

Kadir Tuncer'in "Köçekler" üzerine araştırmasını merakla okuyacaksınız.

Kürşat Coşgun, Turhan Selçuk'u anlattığı yazısı ve desen çalışmasıyla dergide yer alırken, Alaaddin Kara maden öykülerine devam ediyor.

Bilgin Hasdemir'den yine, sonu sürprizli bir çeviri öykü. Özgün Deniz kısacık ama traji-komik bir öykü yazdı.

Şiirleriyle Ertan Taşdelen, Kaya Taşçakmak,  ve bu sayı dergimize katılan Zonguldaklı Mevlüt Kırnapçı'nın şiirlerini okuyacağız.

Ayhan Kiraz sürprizli çizgi öyküler çizmeye devam ediyor.
Şafak Tortu, Barış Ağca, Burak Özen ve İbrahim Akyürek'in fotoğrafları ilginizi çekecek. Ayrıca Bolu'dan kentimize gelen Ömer Aydın da çarpıcı doğa fotoğraflarıyla dergimize katıldı. Çizgi ve fotoğraflarla görsel zenginliğimiz devam ediyor.

Şair Aziz Kemal Hızıroğlu, şiir yıllıkları ve şairlik vasfı üzerine eleştirel bir değerlendirmesi ve şiiriyle dergimize katkı sundu.Özellikle edebiyatla ilgilenenlere yol gösterici bir yazı...

Barış Çoban, hazırlayıcıları arasında olduğu yeni kitaplardan birini tanıtıyor.

Yine bu sayıda, geniş olarak Devlet Tiyatroları ve Zonguldak Edebiyat Günleri'nin değerlendirmesini, etkinlik haberlerini yorumlarıyla beraber okuyacağız.

Dergimiz Haziran'da elimizde olacak. Ürünlerinizi, yorumlarınızı, eleştirilerinizi bekliyor, yaz sıcağında kimse sanatsız-kitapsız kalmasın diyoruz.

13. sayımızla Eylül'de görüşmek üzere...

ozlem-yucesan@hotmail.com, ozlemyucesan@gmail.com, ozlemyucesan@yahoo.com         adreslerinden bize ulaşabilirsiniz.

25 Mayıs 2010 Salı

ZONKİŞOT'UN 5. SAYISI MAYIS 2009'DA ÇIKTI !

Karikatürcü Mete Arif Tokmak editörlüğünde çıkan Zonkişot Dergisi'nde 5. sayıdan itibaren sorumluluk üstleniyorum.Büyük bir emeğin üzerine oturmakla beraber, kentimizin tek kültür-sanat yayınında yazı ve yorumlarımın dışında da ter akıtacak olmam beni mutlandırıyor.
Ülke düzeyinde ilimizin yetiştirdiği sanatçı Mehmet Yılmaz Karaibrahimoğlu'nun çıkardığı Uğraş Dergisi'nin ardılı görsek de Zonkişot'u, fazla böbürlenmeyeceğiz. İlkemizin ana ekseni mütevazılık olacak. Toplumun bir parçası olarak "toplumculuk" adına uğraş vereceğiz."Benci" düşünceyi sıyıracağız yakamızdan. Sanat başka ne için var ki..?
Kavganın alasının yapıldığı dünyamızda, ayakkabı boyacısının Zonkişot okuması gerektiğini söyleyecek kadar hayal gücüne sahip miyiz..? Yoz değerlerle çevrelendiğimiz günümüzde, her köşede, inadına sanat diyecek miyiz..? Sanatın, hayatımızın vazgeçilmezi, hatta adam olmanın gereği olduğunu herkese söyleyecek kadar cesarete ship miyiz..? Her atılan adımın, kundaktaki bebekten elden-ayaktan düşmüş yaşlı ve kimsesizlere sahaip çıkmaya kadar bir çok sonuç yarattığının ayırdında mıyız..?
"Bende Allah korkusu var" ya da "Ben özelleştirmeye, taşeronlaştırmaya karşı değilim; ama sosyal demokratım" "Oy ver seni 5 yıl yöneteyim" diyenler midenizi mi bulandırıyor..?
Günübirlik doğrulara göre hareket edenlere değil, emek vererek hak edenin çıkarlarına mı yönlendirme yapmak istiyorsunuz..? O zaman iradeniz, yazıp- çizdiğiniz Zonkişot olsun.
Zonkişot'u kültür-sanat dostu yazar ve duyarlı okurlarımızın katkılarıyla yaşatmak, düzenli, sürekli, nitelikli çıkarmak istiyoruz. Görüş, eleştiri ve önerilerinizi bekliyoruz.
                                                       Mayıs 2009 / Özlem Yücesan

18 Nisan 2010 Pazar

KADİR TUNCER'İN İKİNCİ KİTABI "ŞEYH DEDE ŞAİR TORUN DEVREKLİ RÜŞTÜ ONUR" KİTABI ÜZERİNE ELEŞTİRİ-DEĞERLENDİRMESİNİ SUNAN ŞAİR AZİZ KEMAL HIZIROĞLU'NUN YAZISI BAĞLAMINDA GÜNDEME ALDIĞIMIZ KADİR TUNCER'İN; "TARİHTEN GÜNÜMÜZE İŞÇİ SINIFININ DURUMU", "AGUİLLA-BARBARA-KIVIRCIK" VE "GÜNEŞE HASRET" ADLARINDA ÜÇ KİTABI DAHA VAR. GELECEK SAYIDA "KÖÇEKLER" YAZISINI OKUYACAĞIMIZ TUNCER'İN YAYIMA HAZIR BAŞKA ÇALIŞMALARI DA VAR.