9 Aralık 2009 Çarşamba

     ZONKİŞOT DERGİSİ'NİN 9. SAYISI ÇIKTI !





ZONKİŞOT’UN 9. ADIMI…

Bilimsel olarak, çocuklara 12 yaşından önce din eğitiminin verilmesinin sakıncalarını anlatan uzmanın karşısında “12 yaşından sonra somut düşünmeye başlayan çocuklara din eğitiminin hiçbir faydası olmaz” diyen ilahiyatçının endişesi boşa değil. Bunu “akılcı düşünen kolay kandırılamaz” diye tercüme edersek daha iyi anlatabiliriz. İlk basılı kitapların çıktığı Orta Çağ’da Hristiyan Papazların tepkisine benzer bu. “Usta ile çırak arasına kitabı sokmak ne demektir?(!) Karşınızdakini soyutlamayla hipnotize etmeden masallara inandıramazsınız zîra…

Geçtiğimiz haftalarda, ilkokul çağındaki çocuklara Kuran Kursu yolunu “yasal” olarak açma üzerine tartışmaları dinlerken; “sanat eğitimi” konusu geldi aklıma. Kişiye önce bireysel özgürlük ve yaratıcılığı, ardından toplumsal ahlak ve düşünüşü daha güzel ne anlatabilir sanattan başka..?

Sanat dergisi uğraşımızın ilk amacı da geleceğe tohum atmak aslında. Alanı boş bıraktığımızda, köşe başlarını tutarak içi boş tohum dağıtanlara koşanların çoğalması içten bile değil, biliyoruz. Fransa’nın, “13 yaşından küçüklere sokağa çıkma yasağı” koyduğunu öğrenmişken; birilerine “duy sesimizi” diye bağırmaya da hacet yok..! Yaramızı kendimiz iyileştireceğiz…

Bir dönem yarasını iyileştirmek için şaha kalkan madenciler kapağımızı oluşturdu bu sayı. Metin Kaya, “Altın Portakal”ı onlara adarken; “bu hepimizin hikayesi” demişti. Ödül yolculuğunu dergimize yazan Kaya’ya belgesel yolculuğunda daha nice başarılar diliyoruz.

Avukat Kaya Taşçakmak, Kilimli öyküsü ve bir şiiriyle katıldı dergimize. Meslektaşı Ertan Taşdelen edebiyat alanıyla yıllardır iç içe. Onun şiir ve denemesini de keyifle okuyacaksınız. Kadir Tuncer, Mehmet Alpdündar’ın mücadeleci yaşamını ve dönemin Zonguldak’ının yansımalarını anlatıyor arşivindeki belgelerle. Alaaddin Kara’nın, çekimden sergiye kadar aşamalarını anlattığı fotoğraf yolculuğuna eşlik edeceğiz. Bilgin Hasdemir, Philip Staford’dan çevirdiği kısa bir öyküyle dergimize katılırken, Namık Aşcı “Büyük Yürüyüş”ten anılarını kaleme alıyor bu kez.

Görsel sanatlara gelince; Şafak Tortu, Eren Bozbaş ve İbrahim Akyürek’in fotoğraflarına Burak Özen’inkiler de katıldı. Yine Mehmet Baltaoğlu, Ayhan Kiraz ve Kürşat Coşgun’un çizgilerinin yanında Ankara’dan Deniz Yaşasın’ın da yaratıcı çizgilerini göreceksiniz.

Bir etkinlik sayesinde tanıştığımız Nuray Çiftçi, “kenarı çizgili öyküler”iyle tanıştırdı bizleri. Köksal Çiftçi ise Burhan Solukçu’yu tanıdığı günlere dair bir mektup döşendi. Bize de karikatüründen örneklerle sunmak kaldı. Burhan Solukçu demişken; günümüz karikatürcülerinin tartıştığı “benzer karikatür” üzerine Solukçu’nun başına gelenleri de merakla okuyacaksınız. Aziz Kemal, “Tahammül ve Kadın” üzerine yazdığı şiiriyle katkısına devam ediyor. Bir diğer katkı da Özgür Başkaya’dan; “metalaşan” sanatı eleştirdiği yazısıyla… Barış Çoban güncel soruna değinen bir kitabı tanıtıyor.

Değerlerimizi anmaya devam ediyoruz. Arka kapağımızı, Kürşat Coşgun’un çizdiği portresiyle Turan Dursun’a ayırdık. Müştak Erenus’un şiirlerini hatırladık. Onları sanatın kalıcı dostluğuyla selamlıyoruz.

…Ve düşlemeye devam ediyoruz. Sanatın dostları çoğalsın, dostların sanatı hiç bitmesin diye… Yeşermeyecek boş tohumların karşısına yeşerecek olanı koyalım diye… Kendi yaralarımızı iyileştirelim, çocuklarımız da yaralanmasın diye bir de… “Düşlerimiz bizi yanıltmayacak” diyenler, düşlerini dergimizle paylaşmak isterse ozlem.yucesan@hotmail.com adresinden bize ulaşabilir. Ya da Halkın Sesi gazetesi bürosu aracılığıyla.